Sınırı geçerken soğuktan donarak ya da denizde boğularak hayatlarını kaybeden, karada ya da denizde günlerce, hatta aylarca yol giderek amaçladığı cennete kavuşmayı umut eden, ancak pek çoğu açısından hüsranla sonuçlanan yasadışı göç macerası çeşitli boyutlarıyla incelenmeye, irdelenmeye ve açıklanmaya değer bir olgudur.
Kimdir bu göçerler? Neden insanlar evlerini terk edip, bilmedikleri limanlara yelken açmaktadırlar? Bilmedikleri bu dünyalara onları götüren nedir? Gittikleri yerlerde onları ne gibi tehditler ya da sürprizler beklemektedir? Beklentilerin şekillendirdiği yaşam süreçlerinde, beklenenlerin karşılığı bulunabilmekte midir?
Bu çalışma, merak ettiğimiz yukarıdaki sorulara bilimsel cevaplar arayarak geçirdiğimiz iki yılı aşkın bir sürecin sonunda ortaya çıktı. Türkiye gibi önemli yolların kavşağında olan bir ülkenin, yirmi yıla yakın bir zamandır meşgul olduğu yasal olmayan göç sorununu anlamaya ve meraklılarına anlatmaya çalıştık.
Hukuki, sosyal, ekonomik, politik, idari ve insani boyutlarıyla pek çok açıdan incelenmeye değer bu konuya daha çok sosyolojik bir bakışla yaklaşıp, konunun temel aktörleri olan göçmenlerin kişisel özelliklerini, beklentilerini, toplum içindeki yaşam tarzlarını ve farklı toplumsal gruplarla olan ilişkilerini inceledik.